28 Kasım 2015 Cumartesi

360İST


Yeniden merhabalar! İstanbul manzarası delisi biri olduğumu şimdiye kadar yaptığım paylaşımlardan, mekan tercihlerimden anlamışsınızdır zaten diye düşünüyorum. Deniz yoksa asla yaşayamam diyenlerden biri de benim işte.
Bu cumartesi de sizi yine Taksim'de bol manzaralı bir restoran-kulüp ile tanıştırmak istiyorum. Akşam için henüz bir plan yapmadıysanız, alın size mis gibi plan, ama ne yazık ki hava yağmurlu olduğu için terasında eller havaya yapmak yerine camın arkasına sığınmak zorunda kalınabilir. Ne yapalım, hava soğuk diye eve tıkılmak zorunda da değiliz ya.
Merhaba Tomtom mahallesindeki Mısır apartmanının en üst katı, 360 İstanbul! Adına yaraşır bir yer olmuş gerçekten de. Önüm Galata Kulesi, arkam İstiklal Caddesi, sağım Topkapı'ya kadar uzanıyor, solum Boğaz Köprüsü'nü kucaklıyor. 360 İstanbul belli bir saate kadar restoran, ama açıkçası ben öğrenci olmanın getirisinden ötürü daha çok gece 12'den sonraki dans edelim kısmına gitmeyi tercih ediyorum. O yüzden falanca yemeği güzeldir diye boşuna atıp tutmaya gerek yok. Peki ne içelim diyorsanız da, ister şişenizi açın, ister kokteyl, ister bira alın kimse size sen hayırdır demez. Bu özgürlüğü açısından bile tercih edilesi bir mekan 360. Yine de paran varsa gel diye bağırdığını unutmayalım, kendinizi şımartmak istiyorsanız buyurun benim yerime de eğleniniz. Akşama açılmayı bekleyen tonla ders notum var da. İngiliz Dili Edebiyatı kalp! Hadi size iyi eğlenceler, bana iyi çalışmalar. #tchüs

Ulaşım için http://4sq.com/bv1zIU

26 Kasım 2015 Perşembe

BIG CHEFS HİSAR

















Benim gibi sürekli arkadaşlarınızı farklı bir yere gidelim, uzaklaşalım hadi, değişiklik olsun diye darlayanlardansanız, size şimdiden bu hafta sonu için bir darlama bahanesi vereyim. Uzak dediğim de Anadolu Hisarı bu arada. Hemen hemen herkes Big Chefs'i biliyordur. Ama dürüst olmak gerekirse burası Big Chefs olduğu için değil de, daha çok Anadolu Hisarı'nda olduğu için gidilesi bir yer. He bir de hemen yanındaki yalının muhteşemliğinin yarattığı kıskançlığı da söylemem gerek, çünkü ben en son kapılarını çalıp "kahvaltı sofranızda bir kişilik yer var mı acaba?" deme yüzsüzlüğünü bile yapmak üzereydim.
Big Chefs'e gelecek olursak; çiçekli böcekli bahçesinde, İstanbul Boğazına nazır denize sıfır masalarında güne güzel başlamak isteyenler için birebir olan bu restoranın ev yapımı limonatasını ka-çır-ma-yın! Bu kadar netim yani. Çünkü sürahi büyüklüğüne beş kala bardaklarda servis edilen özellikle yeşil elmalı limonatanın tadı başka yerde yok. Sanki böyle yeşil elmayı ve limonu yemek niyetine önünüze koydukları bir limonatadan bahsediyorum. İnsanın karnı bile doyar yani, o derece. Doymuyorsa, yanına dana kıymalı ve sebzeli nachos söyleyin, çay için de yalıda bir şansınızı deneyin bakalım. :) Şimdiden iyi hafta sonları!

Bu yazımda da anlaşıldığı üzere "takık" olduğum yalıyı yukarıdaki fotoğrafta görebilirsiniz. Haksız mıyım ama siz söyleyin!

Ulaşım için http://4sq.com/1cg0WVF

24 Kasım 2015 Salı




Muhterem ülkemizin ne idüğü belirsiz yollara girdiği şu acayip gündemde size ilaç gibi gelecek bir mekan önerimle burdayım; Kadıköy Polka. Öncelikle şunu belirtsem iyi olur, Kadıköy benim ömrümün %80ini geçirdiğim yer. Durum böyleyken sanırım evim gibi diyebilirim. Heh işte Polka da bu evde sahip olduğum ufak tefek, sıcak böyle sanki annemin makarna ünden ördüğü bi atkı gibi en nadide oda. Ufak tefek derken ciddiyim bu arada gerçekten ufacık. Atmosferi, sahibi, çalışanları size aynı anda hem saygılı hem sıcakkanlı. O kadarcık bi yerde bile kimisi bi köşede sevgilisiyle, kimisi arkadaşıyla muhabbette, kimisi de dersinin başında olabiliyor ayrıca. Menüsündeki şeyler de hep lezzetli ama benim için Polka'yı temsil eden menü sebzeli tostu ve earl grey çay.

Polka sanki dünyanın ücra bi köşesinde barışın, huzurun, sakinliğin ve samimiyetin egemen olduğu, gözden kaçmış minik bir adacık gibi. Bir gün olur da akmarın sokağını bitirip dümdüz Rexx'e çıkarken, direksiyonunuzu sağa kırarsanız, sokak girişindeki otoparkı azıcık geçince bu müthiş köşeyi bulabilirsiniz.

Şimdiden keyifli günler.

Ulaşım için http://4sq.com/f9Unwz
İNCİRALTI BEYLERBEYİ



Size bir soru! Lise arkadaşları mı daha candır, yoksa üniversite mi? Birçoğunuzun benim gibi lise diyeceğine eminim. (Sözüm meclisten dışarı Ezo!) Onlarla toplaşıp dans etmeye gitmek de, kahve içmeye çıkmak da ayrı keyif verir insana. Bir de rakı balık yaptığınızı düşünün, daha ne istersiniz ki!
Durağımız Beylerbeyi İnciraltı Meyhanesi. Eski İstanbul, kış bahçesi, sanat müziği, rakı, balık, meze ve dostlar! Dünyanın en güzel cümlesi oldu galibası. Yemyeşil bahçesinin duvarları eminim ki şimdikinden çok daha güzel olan İstanbul’un eski fotoğraflarıyla örülmüş, arka fonuna da ne çok bağıran ne de duyamayacağınız kadar kısık bir sanat müziği konulmuş. Masasıyla, sandalyesiyle, fotoğraflarıyla ve müziğiyle resmen eski Türk filmi havasında bir yer. Rakı bardaklarının altındaki dantel detayını da atlamayalım. Ben mi abartıyorum bilmiyorum ama sizce de en ince ayrıntısına kadar düşünülmemiş mi?!
Gelelim ne içsek ne yesek muhabbetine. Rakının yanında her ne seviyorsanız yiyebilirsiniz, zira her şey son derece taze ve lezzetli ama bana sorarsanız benim favorilerim haydari, patlıcan ve ahtapot salatası. Bir de balık turşusu diye bir şey var, adında hiç meymenet olmasa da deli bir şey, kaçırmayın derim.
Gelelim işin en garip kısmına, şimdi siz her şey bu kadar iyiyse burası kesin pahalıdır falan diye düşünmüşsünüzdür. Good news! Kesinlikle aşırı pahalı falan değil! Bir tek dileğim var sen de şımarıp, bizi yarı yolda bırakma İnciraltı. 

Ulaşım için http://4sq.com/cin1tm

22 Kasım 2015 Pazar

                                                             ÇUKUR'CUMA


Üniversitenizin şehrin içinde olmasının en güzel yanlarından biri ders çıkışlarında adeta bir turist havasında İstanbul keşfi yapmak olsa gerek. Bir gün yine kızlarla ne yapsak ne yapsak diye düşünürken kendimizi Beyoğlu'nun sahile bakan kısmında yer alan Çukurcuma semtinde bulduk. Adının neden Çukurcuma olduğu konusunda en ufak bir fikrim yok ama bence çok tatliş bir semt adı olmuş ve kendisi de bir o kadar tatliş bir yer.
Bölgede çok sayıda antikacı ve özellikle kedi ile karşılaşabilirsiniz ve tabii ki de konumuz olan Çukurcuma atmosferine yakışır birtakım kafelerle de. Bol bol yokuş çıkmaktan yorgun düşünce tamamen tesadüfi bir şekilde gördüğümüz Cuma adındaki kafe soluklanıp, soğuk bir şeyler içmemiz için bize kucak açtı. Hayır demek ne mümkün! İçerisi çok küçük olduğu için güzel havalarda gidip, dışarı kısmında oturmanızı tavsiye ederim. Hem bu şekilde Çukurcuma esnafını da gözlemlemek için bir fırsatınız olur, garip zevklerim olabilir ama bence çok eğlenceli bir şey :) Biz tamamen sohbet amaçlı gitmiştik ama kızlar kusura bakmayın kitabım, içeceğim ve ben daha çok yakışırdık Cuma'ya. İçecek derken de ev yapımı elmalı, naneli buzlu çayı içmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Yanlış hatırlamıyorsam salatalıklısı da vardı ama Zeycan gittik yoktu diye kızmayın, emin değilim çünkü.
Fiyatları da bir Cihangir kadar almış başını gitmiyor ama alıp gitmeye de yakın açıkçası.
Diyeceğim o ki ne yapıp edin yolunuzu Çukurcuma'ya düşürün, sonra da Cuma'da bir keyif molası verin. Such sefa düşkünlüğü!

Ulaşım için http://4sq.com/ZKenZV

21 Kasım 2015 Cumartesi





Eğer siz de benim gibi dans etmeyi birazcık seviyor ama bir türlü gece kulubü insanı olamıyorsanız, elektronik müzik tercih edip bir de Anadolu yakasında oturuyorsanız, size bütün yazımı geçirdiğim hipster cenneti arkaodayı anlatmaktan gurur duyarım. Aslında dansa indirgemek ne kadar anlamlı bilemedim ama bizim yakada özellikle Kadıköy'de bu alanda bence en tercih edilebilir yer arkaoda. Sanırım bütün yaz yaşadığımız tek sıkıntı saat 2de mekan kapandığında kendimizi moda havuzda bulmaktan başka çaremiz olmamasıydı. Gece takılmasının yanı sıra akşamüstü birası için de çoğu zaman tercih ettiğim arkaoda, alkol fiyatlarıyla bazen barlar sokağının, çoğu zaman Kadıköy'ün kalanının üstüne çıksa da, sırf bahçesiyle bile diğer mekanlardan net bir şekilde ayrılıyor. Ayrıca sadece yaz değil sonbaharda da arka bahçesi ya da üst balkonu müthiş huzurlu oluyor. Bir de ufak bir tavsiye, rahat vakit geçirmek ya da mutlaka arkaoda'da oturmak istiyorsanız, en geç 5 gibi gidip yer kapmanız mantıklı olur. Ben yaz boyunca günlerimi gündüzden geceye oraya adadığım için ayakta kalmak nedir görmedim. Yok ben içkimi alacağım dans edeceğim o bana yeter diyorsanız zaten doğru yerdesiniz, yeterince şanslı olursanız, Yasemin Mori ile kadeh tokuşturabilir, Kaan Boşnak'ın boş muhabbetine maruz kalabilirsiniz.

Birtakım küçük tipler:

Oturulacak en güzel yer : bahçe girişindeki basamaklar.

Masadaki muhabbetten canınız sıkıldığında yapılacak şey : yeni grafittileri anlamaya calışmak

Cin tonik seviyorsanız bu sefer içmeniz gereken : cin limonata

Cin tonik seviyorsanız kesinlikle içmemeniz gereken : mentha

Ulaşım için http://4sq.com/a4cWgW
MAMA SHELTER 



Günlerden cumartesi! Güzel bir gece geçirmek için şahane bir gün. E hava da fena değil. O zaman hadi hep beraber Taksim'in coşkusuna, kalabalığına, eğlencesine karışalım. Hemen hemen her cebe, her tarza uygun birbirinden farklı belki de yüzlerce, binlerce mekan vardır Taksim'de, ama bugün benim lüks olasım geldi valla. Güzel güzel giyinip, Taksim Demirören'in en üst katındaki Mama Shelter'ın cıvıl cıvıl dekore edilmiş iç mekanındaki bara oturup, Lynchburg Lemonade siparişi verip; varsa canlı müzikle ruhumu, yoksa yanımdaki Erasmuslu ile gönlümü eğlendirmek istedim. Tabii bir de yalan yok buraya birçok kişi show off amacıyla da geliyor, o yüzden sırf onların dedikodusunu yapmak için bile gidebilirsiniz. Şahsen ben bazen bunu yapıyorum :))
Yaz aylarında İstanbul manzarasını kucaklayabileceğiniz terasını unutursam büyük hak yerim, ayıp olur. 'Ah İstanbul' luk bir manzaraya hoş gidin! Keyifli cumartesiler.

Ulaşım için http://4sq.com/WskXD8

20 Kasım 2015 Cuma

                                                      KARAKÖY MUHİT
     


İlk paylaşım, ilk yazı olacağı için bizim için özel, anısı olan bir tercih yapmak istedik ve bunun Karaköy Muhit'ten başka bir yer olamayacağı kanısına vardık. Hani böyle bir bebeğin ilk adımını attığı günü bilip, onun nasıl büyüdüğünü, ne yollar kat ettiğini gördükçe, başarı merdivenlerini nasıl birer birer çıktığına şahit oldukça, heyecanınıza engel olamaz ve bu heyecanı onu her gördüğünüzde sanki tekrardan yaşarsınız ya, bu ilk açıldığında üç dört masası olan, etrafında o zamanlar başka hiçbir kafe bile olmayan ama şimdi neredeyse bir sokağın tamamına sahip ve o sokağın havasını size en güzel şekilde hissettiren Muhit de bizim bebeğimiz gibi bir şey. Şu anda civarında birçok konsept kafe, birbirinden güzel mekanlar olsa bile, hiçbiri Kadir abinin çayı kadar tat vermez, emin olabilirsiniz. Alt tarafı bir kafe deyip geçmeyin. Öyle düşünseydik ne biz bu blogu açıp, bu yazıları yazıyor olurduk, ne de siz değerli vaktinizi ayırıp, bu yazdıklarımızı okuyor olurdunuz, yani umarım okuyorsunuzdur :)
Muhit'e gidip, şunu şunu yiyin, bunu için falan demeyeceğim açıkçası. Bunun ayrımını bile yapmak istemeyecek kadar seviyoruz biz Muhit'imizi, sadece gidin! Bizim hissettiğimiz bu samimiyeti sizin de göz ardı etmeyeceğinizden eminim. Şimdiden afiyet olsun, Kadir abime selamlar.

Ulaşım için http://4sq.com/UKyDq0


Blogumuza ilk göz ağrımızdan başlıyoruz.
Muhit Karaköy bizim şu üniversite hayatında okul çıkışı bir yerlerde takılalımı ilk öğrendiğimiz yerdi. Biz daha birinci sınıftayken Muhit'in sokağı sarmaşıklı, masaları kocaman, duvarı da o kocaman antenliydi ve biz orayı birkaç kisi oturup saatlerce muhabbete daldığımız gün yakından tanıdık. Hani insan zor bi günden evine döner, rahat rahat yayılır da muhabbete dalar ya, biz Muhit'te onu yaşadık. Yanlış hatırlamıyorsam da o gün Kadir abi ile tanıştık. Ben hala bilmiyorum Kadir abinin Muhit'te tam olarak görevi nedir ama belli ki oranın hayati organları kalbi, beyni Kadir abi. O gün bügün her gittiğimizde biz ona derslerimizi anlatırız, o bize hayatını. En son İngilizce öğrenmeye başlamıştı mesela hatırladığım.
Muhit o Tophane-Karaköy çevresine mantar gibi pıt pıt açılan her mekana göre hep daha samimi geldi bana. Hatta sanki biz orada otururken üstüne bugünkü hipster Tophane kurulmuş gibi oldu ama bir şekilde bizim mekanımız sıcaklığını kaybetmedi.
Menüye yeme-içme kısmına gelirsek de, evet fiyatlar Tophane-Karaköy kafesi fiyatları, ama içtiginiz ya da yediğiniz hiçbir şeyden şikayet etmezsiniz. Bitki çayları mesela en ufak örnek, poşet cay değil. Yemekleri de çok lezzetli ama ben kendi adıma ay başında değilsek Muhit'e genelde çay/kahve içmeye gidiyorum. Gerçi Galata Simitçisi'ne uğrayıp üc beş simit alıp çayınızla yeseniz de zaten kimse size ne yapıyorsunuz demez içiniz rahat olsun.
Nihayetinde ne olursa olsun Muhit bizim için üniversite arkadaşlığının evi gibi, ve eminim sizler için de o sıcaklığı sonuna kadar sağlayacak.

P.s. Biz ilk Kadir abiyi tanıdık diye ondan çok bahsettim ama bugüne kadar Muhit'te hiç kaba garson görmedim.